Pendik’in batı girişinde Kartal-Pendik sınırında 100.000 metrekarelik bir alana kurulmuş olup 90 bölümlü geniş bir siteyi barındıran Enstitü, kurulduğu günden beri aktif olup ülkenin en önemli hayvan hastalıkları teşhis ve tedavi merkezidir. Pasteur’un kuduz aşısı geliştirmek hususundaki çalışma ve başarılarının ardından, tekniğini ve çalışmalarını öğrenmek, bu çalışmaları Osmanlı’ya taşımak amacıyla Sultan Abdülhamid tarafından görevlendirilen Dr. Zeoros Paşa, Veteriner Hüsnü ve Zoolog Hüseyin Remzi’den oluşan bir heyet, Pasteur’e verilmek üzere bir nişan ve 10.000 altın parayla birlikte Paris’e gönderilmiştir. Paris’te 6 ay kalan heyet döndüğünde İstanbul’da, Tıbbiye’de kuduz aşısı imaline ve uygulamasına başlanmıştır. Böylece Türkiye'de ilk bakteriyoloji laboratuvarı 1894'te Bakteriyolojihane-ı Osmani adıyla açılmış ve Fransa'dan getirilen Dr. Mourice Nicolle bu laboratuvarın idaresine verilmiştir. Laboratuvar 2 yıl sonra 1896'da Nişantaşı'nda Süleyman Paşa’n...
Ford Otosan'ın, tüm projelerde kalıcı ve sürekli başarıya ulaşmak, yeni modellerin de siparişlerini alabilmek için yerli yan sanayi kalite sistemlerini Ford'un global kalite sistemiyle uyumlu hale getirmek amacıyla uygulamaya başladığı "Ford Q1 Kalite Sistemi"ne uygun firmalar, Ford Q1 Kalite Belgesi'yle ödüllendirme sürecine 2004 yılında başladı. Üreticinin başarısını ve sürekli gelişmesini sağlayan temel kalite ve üretim disiplini olarak nitelendirilen Q1 sistemi, temel imalat teknikleri ve değişkenliğin azaltılması üzerine kurulu. 'Ford Kalite Ödülü' olarak başlanan ve daha sonra pekçok aşamadan geçerek 'Ford Kalite Sistemi' olarak isim alan Q1, yan sanayilerinFord'la var olan iş ilişkilerini korumaları ve yeni projelerde yer almalarının vazgeçilmez önşartı. Üretim alanlarında getirmiş olduğu kalite başarısı, yüksek kaliteyi yakalamakta, müşteri memnuniyetini artırmakta sağladığı avantajlar, Q1'i güvenilir bir kalite markası haline getir...
Bugün şefkat, özveri ve hoşgörünün timsali annelerin günü. Yemeyip yediren, giymeyip giydiren anneler, gerekirse evladı için canlarını bile vermeye hazırdır. Zonguldak'ta yaşayan Sevim Sarısoy (47), fedakâr annelere en güzel örnek. Bacakları olmayan engelli anne, 9 yaşındaki oğlunu emekleyerek de olsa okutmaya çalışıyor. Sarısoy, 10 yaşındayken trenden düşerek iki bacağını da kaybetti. 1997 yılında evlendi. Ancak 5 yıl sonra şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmak zorunda kaldı. O zaman 2 yaşında olan oğlu Emre ile yapayalnız kaldı. Deniz Feneri Derneği'nin desteğiyle Tepebaşı Mahallesi'nde yaptırılan 2 odalı prefabrik eve yerleşti. Engelli anne, bir yandan üç ayda bir aldığı 750 TL'lik özürlü maaşı ile geçimini sağlıyor, diğer yandan ilköğretim 2. sınıfa giden Emre'yi okutabilmek için mücadele veriyor. Günlük yaşamını ellerinin üstünde emekleyerek sürdürdüğünü anlatan Sarısoy, küçük oğlunun kıyafetlerini giymesinden ödevlerine kadar her şeyine yardımcı oluyor. Evla...
Yorumlar