Kayıtlar

Haziran 8, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hak ve gelecek

Merhabalar nasılsınız bizim sizlerle bugün paylaşmak istediğimiz konu ? Formalite ve gerçekçi düzen . Artık öyle bir hal aldık ki kendi günlük sorunlarımızla ilğilenmekten hakkımızı aramaktan'da vaz geçmişiz hal böyle olunca herkez kendi yolunu tutmuş gidiyor doğru mu yanlış mı önemli de değil zaten . ( Benim işim yürüsün de gerisi önemli değil ) Niye hakkımızı aramıyoruz ? Ne oldu bize biz hakkımızı bırakırken geleceğimizinde hakkını başkalarına yediriyoruz ve hiç de umursamadan ne oldu bize Atalarımız bizler için savaşıp canlarını mallarını bu yolda feda etmedilermi şimdi niye biz bu hakları kendi ellerimizle başkalarına yediriyoruz ? Ne oldu bize biz torunlarımıza ne bırakacaz ? Kölelik dönemi mi geliyor yoksa ? Bu Dünya 'ya bu vicdansız patronlara hizmet etmek içinmi geldik ? (SAV) ne demiş işçinin alnının teri kurumadan hakkını verin diye buyurmuş ... Şimdi ne oluyor acaba bu ay kimlerin canını yakarım kimlerden ne kesinti yaparım da nasıl daha fazla ganimet yaparımın hesa

Vatanseverlik

Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı. Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı... Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı :-Akçik, manç?.. (Kızmı, oğlan mı?) -Akçik... (Kız) Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan b! ürülügözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi. -Tun şahetsar,ınger... (Sen kazandın, yoldaş) -Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?) -Mayrigı bedg

Büyüyen pendik

Sıra dışı mimari Paris, Berlin ve New York'ta da otel açmayı düşündüklerini, yedi yıldızlı otelin tasarımında çok sayıda mimarla çalıştıklarını belirten Nihal Üstündağ şöyle konuştu: "Beş yıldız ile yedi yıldızlı otel arasındaki fark, sıra dışı mimari görünüm ve iç tasarımla, hizmet farklılığı. Dubai'deki yedi yıldızlı otel Burj el Arab en büyük özelliği denizin ortasında yelken şeklindeki mimarisi. Uzay motifleri, buzlu camlar gibi şeyler olmayacak ama 100 sene sonra da çok hoş görünecek bir bina yapmayı düşünüyoruz. Dikine yükselmektense girintili çıkıntılı yapısıyla tabana yayıldık. Sahile sıfır noktadaki otel çevreyi rahatsız etmeden denizi maksimum görebilecek şekilde dizayn edilecek. Kişiye özel katlar ve salonlar bulunacak. Oda sayısı 350, yatak sayısı 700 civarında olacak ama daha çok konferans salonlarına önem veriyoruz. Şu anda İstanbul'da en büyük toplantı salonu 3 bin kişilik alanıyla Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde. Biz 5 bin kişilik oratoryum yapıyoru

OYUN SİTELERİ

ARKADAŞLAR BU BİR KORSAN OYUNU HERKESE İYİ EĞLENCELER BU LİNKE TIKLAYARAK ÜYE OLUP OYNAMAYA BAŞLAYABİLİRSİNİZ ... http://www.bigpoint.com.tr/games/seafight/