Kayıtlar

Ekim 27, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

EŞLERDEN BİRİ ÇOCUK İSTEMİYORSA...

Ceyda ARIN kaleme aldı, EVLİLİK-İLETİŞİM bölümünde yayınlandı. Hikayeyi bilirsiniz; zengin bir aile akşamları, komşuları olan fakir ailenin evinden gelen neşe ve mutluluk dolu seslere gıpta eder durur. Fakir aileye nasıl bu kadar mutlu olmayı başarabildiklerini sorduklarında şöyle bir cevap alırlar: “Bizim bir altın topumuz var; her akşam onunla oynar, gülüp eğleniriz.” Bunun üzerine sabah erkenden kuyumcuya gidip altından bir top ısmarlar evin beyi. Akşam olunca birbirlerine atıp tutmaya çalışırlar bu altın topu, fakat eğlenecekleri yerde topun ağırlığından canları yanar. Ertesi gün komşularına durumu anlattıklarında ise şöyle cevap alırlar:“ A komşum, bizim sarı saçlı, nur yüzlü bir bebeğimiz var; biz altın top diye ona deriz!” Çocuk, ailenin mutluluk kaynağıdır. Nitekim her çiftin idealidir çocuk sahibi olmaktır. Hatta evlat sahibi olma arzusu birçok insan için yegane evlenme sebebi olabilir. Evlendikten hemen sonra “Bizim de nur topu gibi bir çocuğumuz olsa!” diye

ÇOCUK KONUSUNDAKİ FİKİR AYRILIKLARI EVLİLİK ÖNCESİ KONUŞULMALI

Eşlerin çocuk fikrine sıcak bakmamalarının daha farklı sebepleri de olabilir. Küçük yaşta babasını kaybeden ya da babasından kötü muamele gören bir erkek, evlenip evlat sahibi olacağı zaman bu duruma endişeyle yaklaşabilir. Baba olma fikri kendisinde olumsuz duygular çağrıştırır çünkü. Böyle bir erkeğin baba olmayı benimsemesi ve çocuğu sahiplenmesi son derece güç olabilir. Aynı şekilde, bir kadın iş ya da farklı sebeplerle kendisinden uzakta yaşayan ya da birlikte olsalar da her türlü sorumluluktan kaçan, ilgisiz bir eşe sahipse, eşten çocuk sahibi olmak istemeyebilir. Zira çocuğu, neredeyse tek başına büyütmek zorunda kalacağından korkar. “Taraflardan biri çocuk sahibi olmaya kendini hazır hissetmiyorsa nedenlerine bakılmalı” diyen Psikolog Zehra Sancak şöyle devam ediyor: “Evliliğinden mi emin değil yahut bir çocuğun sorumluluğunu kaldıramayacak mı? Çocuk sahibi olmaktan kaçan eş kendini sorgulayarak düşüncelerini iyi gözden geçirmeli. Tamamen çocuksuz bir hayat mı ge

ÇOCUK BÜYÜTMEYE AYRILAN VAKİT KAYIP OLARAK GÖRÜLMEMELİ

Evlenmeden önce bir bebeği kucağına dahi almamış olan bir kadın, eşi çok istediği halde kendisi bir çocuğa nasıl bakacağı hakkında bilinçsiz olduğundan evlat sahibi olmaktan korkabiliyor. Oysa bebek bakımı için çeşitli kaynaklardan, uygulamalı olamasa da teknik bilgi almak için hamilelik süresi yani dokuz ay yeterli bir süredir. Bununla birlikte, yeni bir bebek yüzünden tüm aktivitelerinden uzaklaşacağını düşünen bir kadın “Bebek doğduktan sonra en az üç sene eve bağlanmam gerekecek” düşüncesiyle kariyer ya da farklı sosyal aktivitelerinden mahrum kalmaktan çekiniyor. Böylece eşini bir şekilde oyalamaya çalışıp, bebek fikrini sürekli erteliyor. Günümüz dünyasında iyi bir çocuk yetiştirmek, bir başarı unsuru olarak kabul edilmiyor maalesef. Oysa Efendimiz (s.a.v), kişinin, yetiştirmiş olduğu hayırlı evladı vesilesiyle, öldükten sonra dahi amel defterinin kapanmayacağını müjdeliyor. ÇOCUK ALLAH’IN LÜTFU OLARAK GÖRÜLMELİ Gazeteci-Yazar Ahmet Taşgetiren bir yazısında eşlere y

KARŞILIKLI ANLAYIŞ MUTLULUĞUN ANAHTARI

Kendisiyle evlenmeden önce eşinin bir evlilik yapmış olduğunu ve o evlilikten çocuğu olmadığını belirten Tuba Hanım, ilk evlendiklerinde bir an önce evlat sahibi olabilmeyi arzular. Ancak aynı heyecanı eşinde bulamaz. Tuba Hanım ısrar ettikçe, eşi çocuk sahibi olmayı gereksiz bulduğunu söyleyip konuyu kapatır. Bir zaman sonra eşi, Tuba Hanım’ın üzüntüsünü görüp bir açıklama yapmak zorunda hisseder kendini. Eşi, ilk evliliğinde çok istemelerine rağmen çocukları olmadığını ve bunun kendi sağlık problemlerinden kaynaklandığını, tedavi olma fikri hoş gelmediği için de yeni evliliğinde çocuk düşünmek istemediğini itiraf eder. Durumu öğrenen Tuba Hanım fazla ısrarcı olmayıp, eşine karşı anlayışlı davranmaya çalışır. Eşi belli bir zaman vicdan muhasebesi yaptıktan sonra Tuba Hanım’a haksızlık yaptığını ve anlayış göstermesi gerektiğini düşünür ve sonunda tedavi olmayı kabul eder. Şu an beş yaşında bir evlatları ve çok mutlu bir evlilikleri var.

HABERİNİZ OLSUN

Zeynep ÖZEL kaleme aldı, HABERİNİZ OLSUN bölümünde yayınlandı. YÜZ YILLAR SONRA RABİATÜ’L ADEVİYYE İLE YENİDEN DİRİLİŞ Mısır tarihi boyunca ilk kez seçimle başa gelen bir yönetimin başkanı olan Muhammed Mursi’nin, yabancı güçlerin de desteklediği askeri bir darbe ile alaşağı edilmesi üzerine, milyonların toplandığı meydanın adıdır “Rabiatü’l Adeviyye”. Dünya meşgalelerine dalmış Müslümanların, büyük resmi görmelerine bir kez daha vesile olan bu meydan, adını bir kadın evliya olan Rabiat’ül Adeviyye’den alır. Zaten Rabiatü’l Adeviyye’nin de kabr-i şerifi Kahire’dedir. Rabiatü’l Adeviyye (k.s), Tabiun devrinde yetişen büyük kadın evliyalardandır. Ailesinin dördüncü çocuğu olduğundan ismini bu manaya gelen Rabia koymuşlardır. Rabiatü’l Adeviyye’nin annesi ve babası vefat ettiğinde, Basra’ya kıtlık hakimdir. Bu karışık ortamda Hz. Rabia’nın kardeşleri de dağılır. Kimsesiz kalan Hz. Rabia’yı zalim bir kimse yakalayarak köle olarak satar. Bir gece, “Ya Rabbi, biliyorsun ki

İNSANLIK ONURU NEREDE?

21 Ağustos gecesi dünya tatlı uykusundayken Esad güçleri Şam’ın Doğu Guta bölgesindeki sivil yerleşim bölgelerine sarin gazı olduğu düşünülen kimyasal silahla saldırdı. Sarin gazı insanların hızlı bir biçimde ölmesine yol açıyor. Yüzlerce insan saldırıya savunmasız bir şekilde, uykuda yakalandı. Saldırıda aralarında masum bebeklerin de bulunduğu kadın-erkek, sayıları 1300’ü aştığı tahmin edilen insan hayatını kaybetti. Saldırının Birleşmiş Milletler (BM) heyetinin, bölgede kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını araştırmak için Şam’da bulunduğu esnada gerçekleşmesi ise ilginç. Dünyanın gözü önünde gerçekleşen insanlık onurunu zedeleyici bu katliam hakkında ise Esad güçleri üç maymunu oynamaya devam ediyor. Onlar oynadıkça da insanlığın kanı donuyor. ÇALIŞAN HAMİLE VE EMZİREN KADINLARA YÖNELİK YENİ DÜZENLEMELER Resmi Gazete’de yayınlanan yeni yönetmeliğe göre artık hamileler, aldıkları sağlık raporu ile ücret kesintisi olmaksızın sağlık durumlarına uygun hafif işlerde

HABERİNİZ OLSUN

9 CANLI KEDİ İngiltere’de bir kedi yavrusu, girdiği çamaşır makinasında 50 derece sıcaklıkta, 50 dakika boyunca yıkandı ama hala yaşıyor. 27 yaşındaki sahibi Gilholme, “Çamaşırların arasına karışmış, ancak kapağı açtığımda kedimi farkettim. Çıkardığımda baygın vaziyetteydi. Veterinere götürüp suni tenefüs yaptırdık. Gerçekten kediler dokuz canlıymış ki hayata döndü” dedi. ÜÇ BEYAZDAN BİRİ ARTIK RENKLİ Halk dilinde un, şeker ve tuzdan bahsederken kullandığımız “üç beyaz” kavramı artık değişiyor. Türk Gıda Koteksi Tuz Tebliği’ne göre, önceleri sadece beyaz tuz tüketimine izin veriliyordu. Resmi Gazete’de yayınlanan kanunla artık tuz sadece beyaz değil, pembe, kırmızı, kahverengi ve siyah olabilecek. Tuz etiketlerinde hangi kaynaktan üretildiği ve içerisinde yer alan arsenik, kurşun gibi ağır metal bulaşık oranlarıyla birlikte “Tuzu azaltın, sağlınızı koruyun” ifadesi de yer alacak. Belki halkı daha fazla bilgilendirmek adına yayınlanan bu tebliğ, aslında kullandığımız tuzun

TEFLONA VEDA SERAMİK TAVALARA MERHABA

Büşra TOPALOĞLU kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı. Teflon (politetrafloroetilen) kötü şöhretli zehirli maddelerin salınımına neden olan ve günümüzde satılan yassı kapların çoğunu kaplayan sentetik bir yapıdır. Ancak teflon dediğimizde herkesin aklına ilk olarak mutfakta kullandığımız tavalar gelir. Teflon tavalar, uygun fiyat ve yapışmazlık özelliği ile ev hanımlarının vazgeçilmezi arasındadır. Mutfakta, hanımlara kullanım kolaylığı sağlasa da sağlık açısından zararları göz ardı edilmemeli. TEFLONUN ZARARLARI NELERDİR?

Piknikçiler

asenkronelk    sizler için elektiriğini yanınızda taşıyın diyor...